BİR TOPLUMUN GEİŞMİŞLİĞİ KADINDAN VE ÇOCUKTAN BELLİ OLUR
Kadının Yüzü Yok resim sergisi
Oyuncu ve ressam Nermin Han’ın “Kadının Yüzü Yok! Bırakmadılar ki!” isimli kadın olgusuna ve kadına yönelik şiddete dikkat çeken sergisi Elite World İstanbul Hotel’de sergileniyor.
Tamamen bir tesadüf sonucu dikkatimizi çeken ‘Kadının Yüzü Yok’ resim sergisi Türkiye’de ve dünyada kadınların dramını ortaya koyuyor. Aslında böyle kadınların dramını ortaya koyan sergilere duyarlı olmak hepimizin insanlık borcu diye düşünüyorum. Sanatçı ve oyuncu Nermin Han da “Bir toplumun gelişmişliği kadından ve çocuktan başlar” diyerek eğitimin çok önemli olduğunu bir kere daha vurguluyor, meclise daha çok kadın gitmeli ki kadınların ve çocukların hakkı daha iyi korunmalı diyorum. Kadının Yüzü Yok sergisi çok şey anlatıyor. Gezmenizi tavsiye ederim.
Bir taraftan sergiyi izlerken bir taraftan da bilgi alıyoruz. Kâğıt, mukavva, kontrplak üzerine çalışan ve zaman zaman kazıma tekniğine başvuran sanatçının tarzının, teknik açıdan yeni şeyler denemek olduğunu öğreniyoruz. Resimlerinde çağdaş sanatın bir getirisi olan basit malzemeyi tercih eden Nermin Han, fırçanın yanı sıra sünger, spatula, çatal-bıçak tahta parçaları gibi birçok araçtan yararlanıyor. Öyle ki bazen istediği dokuyu parmakları yardımı ile elde ediyor. Akrilik ve yağlıboyanın yanı sıra makyaj malzemesi bile resimlerini renklendirebiliyor.
Elite World Hotels Kurumsal İletişim Müdürü Fatma Bilgen’den öğrendiğimize göre bu tip topluma mesaj veren birçok sergiye Elite World, önderlik ediyor ve kapılarını sanatçılara ücretsiz olarak açıyor. Müşteriler beğendikleri tabloyu satın alabiliyor ve gelirin tamamı sanatçıya gidiyor, az da olsa ona maddi gelir sağlıyor, böylece sanatçı toplumun duyarlı konularını eserlerine yansıtmayı sürdürüyor.
Kadının Yüzü Yok! Resim Sergisi’nde her resmin bir hikayesi var
Resimde öykülemeyi seven Sanatçı Nermin Han, bu seriyle kadın olgusuna ve kadına yönelik şiddete dikkat çekiyor. Soyut kompozisyonu figürler ile buluşturan genç sanatçının tüm eserlerinin bir adı ve hikâyesi var. “Sansür”, “Kurban”,“Teslimiyet”, “Düşüş”, “Her şeye Rağmen Buradasın”, “Şahmeran”, “Kybele Ananın Sütü Boşa Akıyor”, “Çok Ölü Var Döşekte” eserlerinden bazıları… Öykülerin bazıları şöyle:
Çok Ölü Var Döşekte: Cinsiyetinden dolayı hayatını kaybeden kadınların anne kız kardeş, evlat, eş ve her şeyden evvel insan olduğunu vurgulamaya çalışıyor.
Sansür: Kadının susturulmasını anlatmaya çalışıyor.
Çakılıyken Utanmak: Duyarsızlığa dikkat çekiyor. Bir yanında işkencecisi diğer yanında ise paçalarına kan bulaşmış ve arkasını dönüp giden biri anlatılıyor.
Kurban: Çocuk yaştaki evliliklere dikkati çekiyor. Kurban isimli eserde sanatçı kullandığı duvak, kırmızı kurdele ve kına ile aynı zamanda kurbanlık koyunlara benzeterek genç kadınların kendi inisiyatifi dışındaki evlilikleri vurgulamaya çalışıyor.
Teslimiyet: Adem Havva hikayesinden yola çıkarak birazda ironi yaparak kadının cinsel dayatmaya maruz kalışını anlatmaya çalışıyor.
Düşüş: Kadının acımasız ve ilkelce vuruluşunu anlatıyor.
Her şeye Rağmen Buradasın: Kadın ve erkeğin birbirine ihtiyacı olduğu ve birlikte bir bütün olduğu gerçeği vurgulanıyor.
Şahmeran: Mezepotamya kültüründe ihanete uğramışlığın simgesi olan mitolojik kahraman şahmeranın teknik açıdan farklı işlenişi anlatılıyor.
Kybele Ananın Sütü Boşa Akıyor: Kadının doğasının yüceltilmesi ironik bir dille anlatılıyor.
Nermin Han, tiyatro ile adını duyurdu
22 Mart 1981 Ankara doğumlu genç tiyatrocu ve sanatçı Nermin Han, 2000 yılında tiyatroda drama eğitimiyle oyunculuğa başladı. Sahne uygulama özel eğitimiyle beraber profesyonelliğe adım atan oyuncu Ankara’da çeşitli özel ve kurum tiyatrolarında oyunculuk yaptı. 2004 yılında ilk özgün oyun metnini yazdı. 2007 yılında Fakir Baykurt’un romanından uyarladığı “Yılanların Öcü” isimli ilk uyarlaması İstanbul Şehir Tiyatrosu edebi kurulundan geçerek repertuara alınmaya hak kazandı. İstanbul’da devlet tiyatrosu ve çeşitli özel tiyatrolarda oyunculuğa devam eden Nermin Han bazı TV ve sinema projelerinde de yer aldı. Akademik eğitimini İstanbul Bilgi Üniversitesi Sahne ve Gösteri Sanatları/Performans bölümünde sürdürüyor.
Hayatından hiç eksik etmediği resim sanatını ikinci mesleği olarak gördüğünü söyleyen ve soyut kompozisyon üzerine figüratif çalışmalar yapan Nermin Han 2010 yılından bu yana çeşitli karma sergilere katıldı. Oyunculuğunun yanı sıra sonsuz bir tutkuyla resim de yaparak sanatsal çalışmalarını Beyoğlu’ndaki atölyesinde sürdüren Nermin Han son dönemlerde çeşitli teknikler kullanarak tarzını geliştiriyor. Ona ulaşmak için elektronik posta adresi: nerminhanart@yahoo.com
Hayata karşı duruşunu sanatla belli ediyor
Drama ile tiyatroya başlayan Nermin Han, sanatçının sanatı tercih etmesi için mutlaka bir nedeni olduğuna dikkat çekiyor “Sanatçıların dünyaya karşı bir çift lafı olmalı. Sanatçının insana, doğaya duyarlılığı toplumun iki katıdır. Hayata karşı bir tavrı duruşu vardır” diyor.
Nermin Han “Türkiye’de sanatın olgunlaştığı söylenemez” diyerek kendisi gibi genç sanatçıların her zaman eserlerini sergileme fırsatı olmadığını dile getiriyor ve şunları söylüyor:
“ Aslında bizim gibi yeni isimlere yığılmalar oluyor çok fırsatlar gelmiyor. Elite World gibi keşke diğer oteller ve turizm şirketleri de eserlerimizin sergilenmesini ve buraya gelen müşterilerin bizleri inceleyerek daha bir kaynaşma sağlanmasını, karşılıklı görüş alışverişi ile biz de daha güzel yapıtları, ortaya koyabilir, topluma karşı görevimiz olan duyarlılığı her platformda sergileyebiliriz” diyor.
Bir toplumun gelişmişliği kadından ve çocuktan belli olur
Sanatçı ve oyuncu Nermin Han, resmin hayatında uzun zamandır var olduğuna dikkat çekerek çizgi, tasarım, desen çizme gibi bu özelliklerin aileden geldiğinin altını çiziyor. “Bir toplumun gelişmişliği kadından ve çocuktan belli olur” diyen sanatçı, ancak bir toplumun güçlenmesi için bu iki faktörün önemli olduğunu söylüyor. Devletin bu konuda ciddi ciddi değişimler yapmasının da altını çiziyor. Röportajın sonuna doğru yaklaştıkça oyuncu, ressam ve sanatçıların bir çok dayatmalar ile karşılaştığını öğreniyoruz. Ve bir milletin kalkınmasının nasıl olduğunu bilen dünyanın saygı duyduğu, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran, Türklerin bağrından yetişen Atatürk’ün sanat ve sanatçı için söylediği birkaç güzel sözü hatırlatmak istiyorum.
· Hepiniz milletvekili olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz… Hatta cumhurbaşkanı olabilirsiniz. Fakat sanatkar olamazsınız.
· Sanatkar el öpmez; sanatkarın eli öpülür!.
· Sanatçı, esaslı kültür sahibi olmalı ve tarihi iyi bilmelidir.
· Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.
· Güzel sanatlarda muvaffak olmak, bütün inkilaplarda başarıya ulaşmak demektir. Güzel sanatlarda muvaffak olamayan milletler ne yazık ki, medeniyet alanında yüksek insanlık sıfatıyla yer almaktan ilelebet mahrum kalacaklardır.
· Bir milletin sanat yeteneği güzel sanatlara verdiği değerle ölçülür.
· Dünyada medeni olmak, ilerlemek ve olgunlaşmak isteyen herhangi bir millet mutlaka heykel yapacak ve heykeltıraş yetiştirecektir.
· Sanat güzelliğin ifadesidir… Bu ifade söz ile olursa şiir, nağme ile olursa musiki, nakş ile olursa ressamlık, oyma ile olursa heykeltıraşlık, bina ile olursa mimarlık… olur.
Sanatkar, toplumda uzun çaba ve çalışmalardan sonra alnında ışığı ilk duyan insandır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder