Fatma Bayko Cazibe Ulutaş’a dekor ile ilgili bilgi veriyor |
Edirne ‘ye gidenlere çağrı!
Mutlaka Kafe Bayko’ya uğrayın, kahvaltının keyfine varın
Cazibe ULUTAŞ -AB VİZYONUYazı İşleri Müdürü
cazibe.ulutas@gmail.com
Edirne’de kahvaltı mekanının adresi: KAFE BAYKO
Pembe beyaz, bir yanı düz diğer yanı hafif kıvırcık permalı kısa saçlar, gülen bir çift göz, sevimli bir yüz ….Fatma Bayko. Derler ya bir kahkaha, bir kilo pirzolaya bedel…. Eğer Edirne’nin Yunanistan sınırına yakın Karaağaç ilçesine yolunuz düşer de Kafe Bayko’da kahvaltı yaparsanız ne dediğimi daha iyi anlarsınız. Samimiyetin, dostluğun, enerjinin, mutluluğun…. adresi. Değişik tatlar, anne kurabiyeleri, kahve, çay eşliğinde, kuş seslerinin olduğu, rahat ve huzurlu bir ortamda kahvaltı yapmanın maliyeti yalnız 10 TL. Hem karnınız doyacak, hem pozitif enerjiniz artacak. …Bizden söylemesi…
Edirne’ye gidenlere mutlaka Kafe Bayko’ya uğramadan dönmeyin derim. Yoksa sizin için büyük bir kayıp olur. Ben size biraz pozitif enerji dolu pembe beyaz karışımı adeta saçlarına patent alması gereken bir kişi olarak Fatma Bayko’yu ve onun işlettiği Kafe Bayko’yu tanıtmak istiyorum. Hani derler ya ruh ikizi diye. Kendime çok yakın bulduğum Fatma Bayko, neşeli, hayat dolu, etrafına pozitif enerji aşılayan, hızlı hızlı konuşan, bir çırpıda çok şey anlatan candan, samimi, esprili, kompleksi olmayan, hayatı doya doya seven doğal mı doğal bir insan. Şimdi www.abvizyonu okuyucularına Kafe Bayko’yu ve sevimli işleticisi, sahibesi Fatma Bayko’yu tanıtmak istiyorum
Akşam yemeğinde dostlarla sohbet ettik
Edirne’ye ayak attığımız an açık hava müzesi bir kente geldiğimiz hemen anlaşılıyordu. Yıllar önce Edirne’ye gelmiş çok kısa kalmış, yalnız Selimiye Camiini gezmiştim. Toplantı için geldiğimiz ilk gün 28 Mayıs 2011 Cumartesi sabahı on gibi Meriç Nehri kıyısında bizi davet eden arkadaşlarla güzel bir kahvaltı yaptık. Edirne’de iş dünyası için düzenlenen panele kadar kısa bir kent turu yaptık. Panelden sonra Topkapı Sarayı’ndan çok daha büyük bir alan içinde kalan IV Mehmet’in av köşkünün de bulunduğu mevkide akşam yemeğine katıldık. Yemek esnasında yerel bölgenin basın mensupları ve başka misafirlerle tanıştık…. Benim için akşam yemeğinin en ilginç misafiri hepimizi gülümseten gayet samimi bir şekilde kendini tanıtan Fatma Bayko idi. İlk defa saçlarının rengi dikkatimi çekti. Hatta tanışırken mutlaka patent almasını söyledim. Çok yakışmıştı. Pozitif enerji dolu, neşeli, esprili….Ekibin gözdesi e Kültür ve Turizm İl Müdürü İrfan Özcan ve bizi Edirne’ye davet eden genç girişimciler Nevser Eraslan, Gamze Eryonar, Mehmet Okalaner ile birlikte Fatma Bayko’nun mekanı Kafe Bayko’da sıcak bir ortamda bir araya geldik.
Kültür ve Turizm İl Müdürü İrfan Özcan, Serap Girgin Baykal, Cazibe Ulutaş ve Fatma Bayko bir arada |
Kafe Bayko Karaağaç ilçesinde Yunanistan sınırına 3 kilometre mesafede şirin mi şirin bir kafe. Hepimizi tek tek öperek kapıda karşılayan Fatma Bayko bize güzel bir kahvaltı sofrası hazırlamış. Uzun bir masa, çaylar misler gibi demlenmiş altında ısıtıcılar ile sıcak sıcak bizi bekliyordu. Masada neler yoktu ki…. Beyaz peynir, kaşar peynir, salam, zeytin, ekşimikli biber, acılı ezme, şokella, bal, tereyağ, kaymak, salata, reçel, tandır ekmeği, krep vs. Oturur oturmaz yumurtamızı alternatifleri ile birlikte rafadan mı, sahanda mı, omlet mi istersiniz diye soruyorlar. Hepimizin ortak kararı yumurtamızı sahanda istedik. Sıcak sıcak birkaç tavada sahanda yumurta geldi. Çok lezzetli idi. Tıpkı krepler ve diğerleri gibi. Ellerinize sağlık Kafe Bayko ekibi diyerek afiyetle kahvaltıya başladık.
Soldan sağa Serap Girgin Baykal, Sevgül İmamoğlu, Yasemin İmamoğlu, Fatma Bayko ve Cazibe Ulutaş. |
Hayalindeki kafeyi açarak dostlarıyla buluşur
Kahvaltıda kırk yıllık ahbaplar gibi sıcak bir ortamda sohbet koyulaştıkça, konu konuyu açtı, konuştuk, güldük ve keyfine doyulmaz bir kahvaltı ettik. Kendimizi sanki buraya kahvaltı için değil de çok özlediğimiz bir dostumuzu görmeye gelmiş gibi hissettik ve muhabbetten büyük keyif aldık. Zaten bizi kapıda karşılayıp, masaya oturttuktan sonra bir konuşma yapan Fatma Bayko, mekanların dostlarla güzelleştiğini, can bulduğunu söylüyor. Bayko’nun anlamını soruyorum ve hikayesini çok güzel esprili bir şekilde anlatıyor. 17 yaşında devlet memuru olan Bayko, 20 yıl sonra emekli olur, fakat kendini tam mutlu hissedemez. Çünkü hayalinde hep böyle bir kafe açma fikri vardır. Eğer kafe olmasa güneyde bir pansiyon açmayı düşündüğünü söylüyor. Fakat acemisi olduğu bir işi tanımadığı bir kentte yapmaktansa, acemisi olduğu işi böyle bir kafede yapmayı tercih edeceğini de ayrıca belirtiyor. Çok yakın arkadaşı Emel Şenses ile birlikte Kafe Bayko’yu açan Fatma Bayko bakın ne diyor:
“Şehrin koşuşturmasından uzak, kuş seslerini çiçek kokularını dinleyerek dostların ve misafirlerin kendilerini evinde gibi hissetmesi beni çok ama çok mutlu ediyor, huzur veriyor. Bu mutluluk ve keyif dünyada her şeye değer. İki yıldır işlettiğim kafede zamanla dostlarım da artttı, müşterilerm de. Öyle ki düğün, nişan, okul kutlamaları gibi bir dizi etkinliklere imza atar hale geldim.” Anlıyacağınız Kafe Bayko; dostların buluştuğu, karşılıklı pozitif enerji alış verişin direngi noktası.”
Sevgül, Yasemin, Fatma Bayko abvizyonu ekibi Serap Girgin Baykal ve Cazibe Ulutaş ile birlilte |
Nihan İmamoğlu |
Servisi yapan ve mutfakta çalışan bayan arkadaşların güler yüzü ve sanki kendi evlerine misafirler gelmiş de onları canı gönülden ağırlamasına, hizmetlerine değinmeden edemeyeceğim.
Hem hizmet kalitesi hem de misafirperverlik fazlasıyla hepimizi mutlu etti. Kahvaltıdan sonra kimimiz röportaj yaptı, kimimiz kahve falı ile meşgul oldu, kimi bahçenin güzelliğine kapılarak keyif çaylarını yudumladı, kimi kahve içti. Ben de bu arada mutfağa dalarak güzel meyve sebzelerin arasında, raflarda duran turşular, reçeller, dizi dizi kavanozların önünde genel yayın yönetmeni arkadaşım Serap Girgin Baykal ile birlikte resimler çekiyor bir taraftan da sohbet ediyoruz. Çünkü mutfakta çalışanların yüzleri o kadar güleç ki. Şaşmamak mümkün değil. Yüzlerde bıkkınlık ifadesi yok, şirin bir gülümseme ile hoş geldiniz diyerek selamlıyorlar. Biliyorum ki mutlu insan gülümser. Mutfağın derli toplu olması, temizliği dört dörtlüktü. Çalışanların üçünün de gelin olması aynı soyadını aldıklarından da anlaşılıyor. Nihan Brik İmamoğlu, Sevgül İmamoğlu ve Yasemin İmamoğlu. Üç gelin bir arada, üçünün de maşallahı var, güler yüzle hizmet ediyor, servis, yapıyor, yemek pişiriyor, kahvaltı hazırlıyorlar.Anne kekleri ve kurabiyeleri
Kafe Bayko’nun anne kekleri ve kurabiyeleri ile e ünlü olduğunu duyuyorum. Aklıma televizyonda hala oynayan Papatya dizisi geldi. Köfteci dükkanı açan aile kasap köfte satıyor. Derken evin hanımı da meşhur anne köftesini satmak istiyor. İlk zamanlarda her gelen müşteri ‘anne köfte’ siparişi veriyor. Anlayacağınız kasap köfteden çok anne köfte tutuluyor. Çünkü insanlara değişik geliyor. Burada da anne kekleri ve kurabiyelerini duyunca Metin Akpınar’ın mutlaka buraya gelmesi gerektiğini ve güzel espriler yaratacağını düşündüm…..
Kafe Bayko’nun tüm dekorları ve tasarımlarında el emeği göz nuru hakim. Dışarıda çardak altında kahvaltı masaları ve sandalyeler, Japon fenerleri, çeşit çeşit süs eşyaları çok hoş. Ayrıca yeşilliklerin olduğu taraftan hoş bir koku etrafa yayılıyor. Bu güzel ortamda güzel bir kahvaltı sunuluyor. Kahvaltıdan sonra Kafe Bayko’nun iç mekanını gezmemiz öneriliyor. Memnuniyetle kabul ediyoruz. İçeri adım attığım an benim dikkatimi karşı duvardaki tablo çekiyor. Amsterdam ve köprünün üstünde bir bsiklet, altından da nehir akıyor. Edirne’mi diye sorduğumda Fatma Bayko’dan Amsterdam yanıtını alıyorum ve neden Edirne’nin değil de Amsterdam’ın resmi var diye soruyorum. Aldığım cevap “Köprünün üzerine bırakılmış bisiklet sahipsiz. Sahibi kendini kaybettirmek istemiş diye düşündüm. Sahibi olmayan kırmızı bisiklet kanalın üzerindeki köprüde duruyor. İçinden su geçen kentler mutlak insanların düşlerini ve yaşanmışlıklarını ikiye böler. Meriç de bizim düşlerimizi ortadan ikiye böldüğü gibi insanları da ikiye böldü. Yüreğimizin yarısı öbür tarafta kaldı. Mutlaka hepimizin yarım yaşanmışlıkları var. Yarımlarını tam etmek, bizim yarımlarımızla bütünleştirmek için onların yarımlarını beklediğimizi bilsinler diye bu tabloyu astım.”
O arada Edirne Kültür ve Turizm il Müdürü İrfan Özcan da yanımızda idi. Fatma Hanıma; Meriç nehri ve köprünün görüntülendiği bir Edirne resmini hediye edeceği sözünü verdi.
Duvardaki panonun altında yer alan pembe panodaki şiir dikkatimi çekti. Hemen Tahir ile Zühre şiirini okudum. Panonun iki tarafında ilginç ve özel bir dizayn olduğu belli olan Zürafa ile yapraklar üzerinde Twity’yi gördüm. Hemen altında afiyet olsan Kafe Bayko yazıyor. Önce şiiri sizlerle paylaşayım, dekorlarla ilgili anlatmaya devam edeceğim. Bakalım beğenecek misiniz?
Tahir olmak da ayıp değil
Zühre olmak da
Hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil
Bütün iş Tahir ile Zühre olabilmekte
Yani yürekte
Mesela bir barikatta dövüşerek
Mesela kuzey kutbunu keşfe giderkenMesela denerken damarlarında bir serumu
Ölmek ayıp olur mu?
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
Hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil
Seversin dünyayı dolu dizgin
O bunun farkında değildir
Ayrılmak istemezsin dünyadan
Ama o senden ayrılacak
Yani sen elmayı seviyorsun diye
Elmanın da seni sevmesi şart mı?
Yani Tahir’i Zühre sevmeseydi artık
Yahut hiç sevmeseydi
Tahir ne kaybederdi Tahir’liğinden?
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
Hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
Yüreğimizdeki çocuklar ölmesin
Ekibimiz, İrfan Özcan ve genç girişimcilerle Kafe Bayko'nun önünde |
Hemen şiirin üzerinde bir rüzgar çanı asılı. Tepede bir süsbalığı altında üç kedi ve onun da altında ‘toılet’yazısı. Evinizin tuvaleti gibi tertemiz, pırıl pırıl. Özel tasarımların hepsinin ayrı ayrı anlamı var. Bunları benim yazarak anlatmaya zamanım yok. Yolunuz Kafe Bayko’ya düştüğünde ne demek istediğimi anlayacaksınız. Kafe Bayko’nun bahçesine 23 Nisan’da dikilen 30 ağacın da öyküsü var. Fatma Bayko’nun şu sözlerini çok sevdim. Çocuklar-çiçekler-yaşlılar (içinde kendi çocuklukları hala duruyor).
Özel ud köşesi |
İsteyen ud çalar isteyen gitar
İç mekanı keşfetmeye devam ediyoruz. Perdelerin kumaşları pazardan alınmış ve dikim de tamamen kendi el emeği göz nuru. Duvar boyaları tamamen karıştırılarak elde edilmiş ana boya yok. Boyalar, Fatma Bayko’nun ve çalışanların tamamen iç dünyasını yansıtıyor. Boyalarla kendi rengini oluşturmuşlar, kendi renkleri olsun istemişler. Doğrusu bayıldım. Her köşe ayı bir güzel. Değişik ambianslar ve süs eşyaları ile göze hoş bir şekilde süslenmiş. Adeta insanın ruhunu okşuyor. İç dekorasyonu anlatmaya devam edersek eski zamandan kalma bir soba kenarında kahve içerek dinlenebilirsiniz veya sürekli çalan müziğe kulak kabartabilirsiniz, ya da kitap okuyabilirsiniz, isterseniz sohbet edin,isterseniz udun olduğu köşede veya karşısındaki koltuklara oturarak dinlenin. Sonuçta ne yaparsanız yapın nasıl dinlenirseniz dinlenin huzur bulacaksınız. Oh be dünya varmış diyeceksiniz. Ud dinlemekten hoşlanan hele hele çalmasını bilen varsa eline alıp udu istediği parçayı çalıp söyleyebilir. Yanında kimsenin müzik aleti getirmesine gerek yok. Hem çalıp hem söylemek mümkün. Sınır yok. Yüreğin ne isterse, neyi dinlemek istersen, nasıl hoşlanırsan,
sevdiğin şeyleri yapabiliyorsun.
Kahvaltıda ne istersen onu yiyebilirsin
Müşteriler kahvaltıda istediğini sipariş edip yiyebiliyor. Kendinizi çok özel ve çok güzel hissetmek istiyorsanız yolunuz Kafe Bayko’ya mutlaka düşsün. 10 TL’ye böyle güzel bir kahvaltı mekanı İstanbul’da varsa beni arasınlar. Her gün gidip kahvaltı yapmaya razıyım. En azından toplantılarımızı yaparız. Kahvaltıda neler yediğimizi yazdığım için tekrar sıralamayacağım. Sabah 8’den akşam 10’a kadar kahvaltının haricinde burada öğle yemeği de veriliyor. Tatlısı, içecekler, salatalardan oluşan menünün fiyatları da çok uygun. Genelde hafta sonu kalabalık olan Kafe Bayko hafta içerisinde daha sakin. Buraya gelenler kendini buluyor, kendini dinliyor. Söylemesi bizden denemesi sizden.
Fatma Bayko-Cazibe Ulutaş-Müjgan Uysal |
Kafe Bayko’da dostluk, sevgi, güzellik, saygı
Fatma Bayko’ya sohbetimiz esnasında kafe ile ilgili neler olmasını arzuluyorsun diye bir soru soruyorum. Ve yanıtı “İnsanların kendini bulduğu, sakin bir şekilde kendini dinlediği bir ortamda mutlu olsun istiyorum. Ben iş potansiyelimin üçgenden başlayarak dörtgen, sekizgen gibi giderek artmasını istiyorum. Benim projelerim ticari değil, tamamen insana dönük. Kazanmaktan çok eksik gördüklerimi tamamlamak istiyorum. Kazanırsak hep beraber kazanacağız. Kafe Bayko varsa hoş sohbet var, enerji var, güzellik var, sevgi var, doğallık var, saygı var, dostluk var, insanlık var.”
Fatma Bayko’ya hayalini gerçekleştirip gerçekleştirmediğini soruyorum o da “20 yıl devlet hastanesinde sağlık alanında insanlara mutluluk getirmek için çalıştım. Pskolojik alanda da çok hizmet ettim. Şimdi de insanlara burada hizmet veriyor ve onların dinlenmesine yardımcı oluyorum” diyor. “Mutluluğu manevi doyum olarak elde ettim” diyen Bayko, maddi olarak henüz iki yıldır bu sektörde yer aldığını ve kazancının fazla olmadığını şikayet olarak değil bir dost olarak anlatıyor. Genellikle müşterileri orta yaş grubu, sığınacak bir liman arayanlar, devlet memuru çalışanları. Kentin gürültüsünden uzak kuş sesleri arasında kahve ve çayınızı içerek dostunuzla uzun uzun sohbet edebileceğiniz bir mekan.
Fatma Bayko-Müjgan Uysal |
Pembe beyaz saçların öyküsü
Fatma Bayko ile ilk tanıştığımız akşam dikkatimi saçlarının çektiğini söylemiştim. Neden böyle kestirdiğini sordum inanın böyle bir öyküyü hayatımda ne duydum ne gördüm. Okuyun ne demek istediğimi anlayacaksınız:“En son yaşam, insanlara öğretmenin dediği gibi sınava hazır mısın değil misin demiyor. Birbirinden zor sınavları ayrı ayrı geçirdim. Kimseye söyleyemediklerimi kafamda ve yüreğimde şekillendirdim. Özellikle saçlarıma yansıttım. Saçlarım pembe beyaz bir tarafı düz kesilmiş, diğer tarafı permalı ve karmakarışık, ensemde ise bir tutam eğri kesim. Özellikle yamuk yaptırdım. Tıpkı bir adanın yarısının çorak yarısının yeşillik olması gibi. Hayatımın bir tarafı kalk gidelim oldu. Bu şehirden gitmek kaybolmak oldu. O zaman kes ve kazı dedim. Öbür taraftan yapmam gereken işler vardı. Karma karışıktı. Onun için saçlarımın yarısı karmakarışık ve permalı. Kafamın arkasının düz değil de yamuk olarak kesilmesinin de anlamı var. Neyin en doğru olduğunu düşündüysem başkalarının işaret parmağının benim doğrularım üzerinden geçtiğini bir sürü yamuğun çıktığını gördüm. Onun için bu çizgi yamuk olsun istedim. Fakat bu kadar karmaşaya rağmen hayat hala güzel ve yaşanmaya değer. İnsanları, hayvanları, çocukları, doğası ile birlikte yaşamayı seviyorum. Bütün bu karmaşalara ve her türlü şeye rağmen hayat hala güzel. Yaşanmaya değer olduğu için çocukluğumdan beri bembeyaz olan saçlarımın içine kendimce yaşamımı kattım. Pembe beyaz. Rengini de kendim seçtim çocukluğumun pembe hayalleri ile süsledim.
Cazibe Ulutaş-Fatma Bayko-Aslı Altındağ |
Eraslan, Eryonar ve Okalaner’e daha nice başarılar diliyorum
Bizi Edirne’ye davet eden ve Fatma Bayko ile tanışmamıza vesile olan Edirne Genç Girişimcileri Derneği ‘nin kurucu üyeleri Nevser Eraslan, Gamze Eryonar ve Mehmet Okalener’e de ayrıca teşekkür ediyorum. Gamze, Mehmet ve Nevser’in küçük oğlu Rüzgar ile eşi de sabah kahvaltısında bizimle idi. Ayrıca küçük Rüzgar kahvaltıya ayrı bir renk kattı. Diğer taraftan üç girişimcinin hocası değerli gazeteci ve öğretim üyesi arkadaşım Serap Girgin Baykal’a Fatma Bayko’nun ve girişimci arkadaşların hocam dedikçe gözlerinden fışkıran sevgiyi de gördüm. İşte bu her yorgunluğa değer dedim. Çünkü Serap Girgin Baykal’ın bütün kış Edirne’ya nasıl yolculuk yaptığını, yağmurlu ve karlı bir havada kaza atlatmasına rağmen hiç yılmadan bu gidiş gelişleri sürdürerek öğrencilerini yetiştirmek için çabalarından dolayı da kutlamak istiyorum.
Gazeteciler ve ev sahipleri Kırkağaç gezisinde |
Menüde ne mi var? Siz isteyin biz pişirelim!
Kafe Bayko’nun yemek menüsünden de bahsetmek gerekirse çok zengin bir mutfağı var. Gruplara özel yemeğin yanında evlere de paket servisler yapılıyor. Her gelenin kendisini evinde gibi hissetmesi için nasıl bir çaba harcadıklarını bizzat buraya gelip görmek lazım. Ben ne kadar anlatırsam anlatayım o samimiyeti yansıttığıma inanmıyorum. Hep amatör bir ruhla, profesyonel hizmet sunmayı ilke edinen Bayko Kafe’nin mutfağı evlerimizden farklı değil. Biz de bizzat mutfağa girerek bunu gözlerimizle gördük. Fatma Bayko “para kazanmaktan çok amatör duygumuzun arkasından koşuyoruz. Çoğunu başardık. Eksiklerimizi tamamlamak, azı çoğaltmak için fikirlerinize ihtiyacımız var” diyor. Bence onların fikre değil para kazanmaya ihtiyacı var.
Özenle hazırlanan kahvaltı menüsünde istediğiniz her şey var |
Mutlaka Edirne’ye yolunuz düşerse Kırkağaç’a uğrayın Lozan Caddesinde Kafe Bayko’u görün, yiyin, için, oturun,keyfinize bakın öyle karar verin diyorum….Kahvaltı menüsü 10 TL.
Öğle yemekleri: Ev usulü sebze ve et yemekleri, Rumeli usulü özel mantı, çiğ börek, gözleme, ev börekleri hepsinin fiyatları 2 TL ile 6 TL arasında değişiyor.Tatlılar:Tiramisu, portakallı etimek tatlısı, cheeseeake, irmik tatlısı 5 TL.
İçecekler:Çay, Türk kahvesi, neskafe, sıcak çikolata, salep, nesquik, kapiçino, kola, gazoz, soda, ayran 1 ile 4 TL arasında uygun fiyatta.
Salatalar: 5 Tl değerinde çoban, mevsim salatası ve özel salata sipariş edebilirsiniz.
Fatma Bayko selam veriyor |
Nevser Eraslan-oğlu Rüzgar-Serap Girgin Baykal-Gamze Eryonar |
İş toplantıları mı yapmak istiyorsunuz? Düğün ve nişan mı düşünüyorsunuz? Kına gecesi, doğum günü mü var? Özel bir gün mü tertip etmek istiyorsunuz? Nikah mı tazelemeyi düşünüyorsunuz? Sevgilinize romantik bir ortamda veya çiçekler arasında evlenme mi teklif etmek istiyorsunuz? Mutlaka mekanınız Kafe Bayko olsun. Çünkü dekorlar özel tasarlanabiliyor, fikirleriniz alınıyor. Alan da memnun satan da memnun hesabı herkesin gönlüne uygun toplantılar yapılabiliyor. Sonuçta kendinizi müşteri gibi hissetmeyeceğiniz bir yer arıyorsanız Kafe Bayko en uygun mekan. Özel müzikler, kuş sesleri, bahçe tulumbası başında dinlenmek ama dilerseniz kablosuz internet aracılığıyla çalışmak için çok uygun bir yer. İster kitabınızı alın gelin, isterseniz arkadaşınızı ya da laptopunuzu. Son olarak Kafe Bayko varsa hoş sohbet var, enerji var, güzellik var, sevgi var, doğallık var, saygı var, dostluk var, insanlık var diyor ve yazıma noktayı koyuyorum.
Sevgi ve saygılarımla.
Cazibe Ulutaş-Fatma Bakko-Aslı Altındağ-Serap Girgin Baykal |
(Ayaktakiler soldan sağa) Müjgan Uysal, Kamil, Eser Ahmet Coşkun Aydın, Cazibe Ulutaş, Serap, Girgin Baykal, Aykut Altındağ, Aslı Altındoğ, (önde) Yüksel Uysal |
(Ayaktakiler) Nevser Eraslan-Serap Girgin Baykal-Gamze Eryonar-Cazibe Ulutaş (Oturanlar)Mehmet Okalener-Fatma Bayko-İrfan Özcan |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder