TURİZM HABERLERİ, KOBİ'LER VE GİRİŞİMCİLERLE RÖPORTAJLAR, SEYAHATLER, GEZİLERDEN FOTOĞRAFLAR VE RÖPORTAJLAR BU SAYFADA

CAZİBE ULUTAŞIN KALEMİNDEN İRLANDA GEZİLERİ VE İZLENİMLERİ-1

                

Doğaya ve  insana saygı duyan

bu ülkeyi çok sevdim


Cobh'da balıkçı tekneleri

İrlanda yeşilliklerin, göz alabildiğine meraların, ovaların, nehirlerin, çiçeklerin, böğürtlenlerin, doğal parkların çok olduğu bir ülke.  Meralarda sığırlar, koyunlar yayılıyor. Atlar da ülkede olukça fazla. Nehirleri, köprüleri çok. İnsanlar saygılı ve kurallara bağlı. Greenway dedikleri Yeşil Yollarda hem bisikletliler gidiyor hem de insanlar yürüyor. Şehirde de yaşasan kasabada veya çiftliklerde de yaşasan her yer yeşillik, ağaçlık, ormanlık ve oksijeni bol. Biz geldiğimizde oksijeni hemen hissettik.

Cobh liman kenti, kreuz gemileri buraya yanaşıyor. En son Titanic batmadan önce buradan demir almış

Oğlum ve ailesinin ısrarı üzerine 20 Temmuz 2023 tarihinde İrlanda’ya uçtuk. Dublin Havaalanı’na indik. Hiçbir zorlukla karşılaşmadan pasaport kontrolünden oldukça hızlı geçtik. Pasaport kontrolü bittikten sonra bizi karşılayan oğlumuz ile havaalanından ayrıldık Cork’a doğru yol almaya başladık. Dublin - Cork arası otoban yoldan 259 km ve  4 gişeden geçtik, toplamda 2,5 Euro ödendi.. Otobanda para vermeden geçmek istiyorsan gişeden önce çıkıyorsun bir müddet yol aldıktan sonra tekrar otobana giriyorsun.  4 gişeyi de para ödemeden geçebiliyorsun. O zaman yol 290 km oluyor.



Yolların büyük bir kısmı gidiş dönüş ve doğal yollar. Ayrıca eve gelmek için bizdeki Marmaray gibi bir tünel var. Üstünden nehir geçiyor ve tüneli geçmek ücretsiz. Otobanların haricindeki yollar ağaçlar arasından devam ediyor. Eğer yol daralmışsa müsait olan yol veriyor. Bu yollarda da hız 50 ile 80 km arasında değişiyor. Klakson sesi hiç duymadım. Hız sınırları aşıldı mı radara yakalanıyorsun ve cezası büyük bir meblağ Euro. O yüzden herkes trafik kurallarına uyuyor ve kazalar oldukça az. Bizdeki kasaba yolları gibi. Kilometrelerce gidiyorsun yolun her iki tarafı da çeşitli ağaçlar, böğürtlenler, çiçekler ile sıralanmış ve doğa  gözlere ziyafet çekiyor. Harika manzaralar eşliğinde yol alınıyor. Ülkenin tamamının böyle doğal, ormanlık, yeşillik, meralarla kaplı, ovaların tamamen ekili olduğunu öğreniyoruz.


Böğürtlene doyduk. Yollar, evlerin etrafı her yerde bitmiş. Çok da tatlı. 


VAKİT NASIL DA ÇABUK GEÇİYOR


Bulunduğumuz yer Cork'a 8 km uzaklıkta. Cork Dublin’den sonra nüfus bakımından İrlanda’nın ikinci büyük kenti. Lee Nehri kentin ortasından geçiyor ve çok büyük bir nehir daha sonra denize karışıyor. Üzerinde otuza yakın köprü var. Kent merkezinde iş yerleri 4-5 katlı, evler genellikle yüz yıllık evler ve çoğu ahşap. İnsanlar  oturuyor ve evler taş gibi sağlam. Planlı bir şekilde yapılan yeni ve birkaç yıllık evleri görüyoruz.  Renginden tutun da dış görünüşüne kadar orantılı ve göze hoş gelen evler kasabaların çeşitli yerlerinde bulunuyor. Dere kenarları, yol kenarları, meraların bulunduğu yerler gibi birçok yerde yerleşim alanları inanılmaz derecede güzel ve muhteşem. 


Adadayız ve karşısı  Cobh. 

Şimdiye kadar kentin içi hariç bölge diye adlandırılan bizdeki ilçeler gibi  iki katlı evlerden daha yüksek katlı evlere rastlamadım. Bir haftadır her gün bir yerlere gidiyoruz. Doğal parklar o kadar çok ki. Evden çıksan yürüyerek kente kadar gidebiliyorsun. insanlar doğayı da korumuş, evleri de korumuş. Çok eski tarihi binaların bazıları satılıyor. Normal evlerden çok daha uygun fiyata. Bu habere başladıktan sonra baktım bir ay geçmiş ve ben vakit bulup izlenimlerimi yazamadım. Biraz hızlanmam lazım. 


Cork Üniversitesi. Çok büyük bir üniversite ve herkes gezebiliyor. İçinde sanat galerisi de var. 

İSTEDİĞİN FİYATTA İSTEDİĞİN EVİ SATIN ALAMIYORSUN


Enteresan bir durum da ev satın almada yaşanıyor. Genelde morgıç ile evler satın alınıyor. Bir ev beğeniyorsun başkaları da fiyat veriyor. Dolayısıyla evin de değeri yükseliyor. En son fiyatı verende teklif kalıyor ve ev satılıyor. Yine biray gibi uzun bir süre emlakçılar bekliyor alıcı çıkmazsa son teklifi veren hala evi istiyorsa alabiliyor. Kira artışları yılda maksimum yüzde  4. Ev sahipleri öyle kafasına göre kira artışı yapamıyor. Morgıç kredisi almak için de kriterleri var. Bankalardan kredi alamayanlar için  devlet ve belediye de kredi veriyor. Ev almak isteyenlerin de uyması gereken kriterler var. Kurallar herkes için geçerli.  Bunları öğrenince bu ülkede yaşayan insanların neden huzurlu ve mutlu olduğu daha iyi anlaşılıyor. Ne diyelim darısı bizim başımıza.



DOĞA CENNETİ BALLİNCOLLİNG PARKI’NDAYIZ


Ülkede doğal parklar o kadar çok ki. Bir parka girsen sabahtan akşama kadar parkurları dolaşsan bitiremiyorsun. Geldiğimizin ikinci günü Ballincolling Parkına gittik. Çok da büyük bir parktı. Hava güzeldi. Bir müddet sonra yağmur kısa süreli yağdı.  Çiseleyerek, bazen kuvvetli yağan yağmurda ancak 3.5 km yürüyebildik. Hele bir de güneş çıkmaya görsün sanki hiç yağmur yağmamış gibi oluyor.  Bakıyorsun güneş açmış ve sıcak. O yüzden bu aylardan sonra her yıl değişse de yağmurlu bir iklimi var. Burada insanlar demek ki alışkın. Yaşlısı genci şortlu ve kısa kollu tişörtlü. Biz uzun kollu, eşofman veya pantolonla geziyoruz. Bana göre hava soğuk. Temmuz ayında Türkiye’den gelmişiz sanki bizim nisan yağmurları yağıyor. Hava serin,  burada tamamen  okyanus iklimi hakim. 





Ballincolling Parkı’nı girişteki krokide inceliyoruz. Herşey burada yazıyor. Öncelikle ücretsiz bir park. Hemen içinde akan bir dere ve  üstünde bir su kemeri görünüyor. Kimbilir kaç yıllıktır ve mükemmel görünüyor.  Yürüdükçe parkı keşfediyoruz. Asfalt yürüyüş yolları, ormanlık alanlar, çeşitli dereler, top sahaları yer alıyor. Akan nehrin de Lee Nehri olduğunu öğreniyoruz. Köpekler yıkanıp zıplayıp duruyor. Çevrenin florası ve faunası muhteşem güzellikte. 

Passage West


Türkiye gibi dört mevsimi yaşayan bir ülke olarak önceleri tuhaf gelse de bir haftada İrlanda’ya alıştık sayılır. İnsanın yanında her zaman yağmurluk veya  şemsiye olmalı. Hava güneşli diye evden çıkarsınız bir saat sonra hava hemen bulutlanmış ve bir bakmışsın sicim gibi yağmur yağıyor. Henüz ağustos ayındayız ve yağmurlar kısa süreli, neyse ki güneş de sık sık kendini gösteriyor.


Siyah biranın tadı muhteşem

Geldiğimizden bu yana yalnız bir gün gece ve gündüz durmadan yağmur yağdı. O zaman da turuncu alarm verildi. Özellikle Cork'da su baskınlarına karşı insanlar uyarıldı. Çünkü kentin içinde Lee Nehri geçiyor ve med cezir olayları da var. Dolayısıyla sular yükselerek insanların tedbirli olması isteniyor. Bana enteresan gelen hava raporuna bakıyorsun hiç şaşmıyor. Ülkenin her yeri dere, orman, ağaç, mera, yeşillik.  İnsanlar doğayı hiç bozmamış. Zaten öyle bir sistem var ki arsan da olsa kafana göre plan proje hazırlayıp ev yapamıyorsun. Müteahhit de yapamıyor. Her şey çevreye uyumlu olacak dolayısıyla belediye de izin vermiyor. Ülke sistemini kurmuş, kuralları koymuş ve herkes bunlara riayet ediyor. Benim çok hoşuma gitti harika....



ÜLKENİN TAMAMI YEŞİLLİK


Huzurlu yaşamak isteyenler için İrlanda tavsiye edilebilir. Göz alabildiğine meralar, ovalar. Tarlalarda toplanmış saman balyaları. Vah vah ülkeme dedim bu  saman balyalarını bile satın alıyoruz. Çocukluğumda dedemin köyüne gittiğimde balya balya samanlar tarlada toplanır bekler, sonra yığın yapılırdı. İrlandalıların alnından öpmek lazım. Hem yönetenlerin hem de burada yaşayan ve ülkesini sevenlerin. Gözüm yeşilliğe doydu. Bulunduğum yerin yanında da ufak bir  2-3 metre genişliğinde dere akıyor. İlk geldiğim gün hemen derenin kenarında yüksek duvarlar var oturdum ve şırıl şırıl akan suyun sesini dinledim. Ağaçların boyu bizdeki 20-25 katlı binalar kadar uzun. Çok dinlendirici  bir ortam, kuş sesleri de çabası.

Ağaçlar İrlanda'nın zenginliği. Bu ağaç da 600 yıllık

Bir haftadır buradayız bugün hava  tamamen güneşli idi. Sıcaklık da 21 derece. Diğer günler kısa kısa da olsa yağmurlu, güneşli ve bulutlu idi. Öğrendiğimize göre yıl boyu yağış alan bir ülke.  Yazın ve kışın hava sıcaklıklarında fazla bir değişiklik yok. Öyle bizim ülkemiz gibi dört mevsim hakim değil.


Cork 
Türkiye'de dört mevsim için kıyafetlerimiz var. Burada yaşayan insanlar bu bakımdan şanslı sayılır. Yürüyüş yaparken, sanat galerilerini, müzeleri, katedralleri, kiliseleri vs. gezerken, kent sokaklarını dolaşırken insanların rahat ve sade kıyafetleri tercih etmeleri de gösteriyor ki kılık kıyafeti ihtiyaçlarına göre alıyorlar.

Yürüyüş yolları. Ülkenin bir ucundan diğer ucuna kadar

Yılın her dönemi yağışlı olduğu için her yer yeşillik. Nehirleri bol, deniz suyu öğle üçten sonra çoğalmaya başlıyor ve kıyılara kadar yükseliyor, gece on ikiden sonra sabaha doğru tekrar sular kıyılardan çekilmeye başlıyor.  Gündüz çekilen suların yerinde yosunları bolca görüyoruz. Ayrıca kuşlar var. Kuş gözlem yerleri belirtilmiş insanlar ve meraklıları, fotoğrafçılar görüntülüyor. Profesyonel fotoğrafçılar yarım metreden fazla zoom kullanıyor.  Bence bu ülke  kasabalarında doğal güzelliğini hiç kaybetmemiş. Kentlerin de böyle olduğunu  öğreniyorum. 

https://cazibeulutas.blogspot.com/2023/08/cazibe-ulutasin-kaleminden-irlanda.html
Ağaçlarımı kesme, doğayı yaşat

AKBELEN’DE İNSANLAR AĞAÇLAR KESİLMESİN DİYE SARILIYOR
İRLANDA'DA AĞAÇLAR ALTIN DEĞERİNDE VE KORUNUYOR

Cork Üniversitesi nehir ve ağaçlarla süslü

Akbelen’de  olanları öğrenince içim yandı,  ne diyeceğimi şaşırdım. Bunu yapan insanlar hiç mi dünyayı gezip ders almaz. Ya yaktıkları ormanlara ne demeli? O kadar hayvan canlı canlı yanıyor. Arılar bal yapamayacak. Resmen doğa ve hayvanlar katlediliyor. Ondan sonra her şey pahalı diye şikayet ediyorlar. Biz bir haftadır İrlanda’dayız. Nasıl ağaçlara kıymet verildiğini gözlerimizle gördük. Ormanda ya da yeşil yürüyüş yollarında bir ağaç devrilse haber veriliyor belediyeden ekipler gelip kaldırıyor. Kimse ormana girip canı istediği gibi ağaçları kesemiyor. Odun parçalarını bile toplayıp almıyorlar. İnsanlar ülkelerinin hayvanına da ağacına da sahip çıkıyor. Ağaç kesmeye ne insanlar izin verir ne de devlet buna yeltenir. Her şey insan için, doğayı koru ki doğa da seni beslesin, korusun.























Fatih Sultan Mehmet’in bir ağaç kesenin başını keserim,  Atatürk’ün ağacın dalını kesmemek için köşkü denize kaydırdığını bilmeyen var mıdır?

Bülent Atı besliyor, at da uzun yeşil otlara bayılıyor


Bu ülkede insanlar saygılı, kibar, kurallara uyuyor, nazikler. Yürüyüş yolları aynı zamanda bisiklet yolları. Yürüyenler de dikkatli. Bu ülkede en çok şaşırdığım ve gözlemlediğim diğer bir şey de bastonla yürüyen 80 yaşın üzerindeki insanlar erkek veya kadın arabaya binip kendileri kullanıyorlar ve direksiyonun başına dimdik oturuyorlar. Gözlerimle görmesem biri söylese inanamazdım.



Bu haberi burada kesiyorum yayına vereceğim. Bir dahaki yazım İrlanda'nın ağaçlara, ormanlara, doğaya, üretime verdiği önemle ilgili olacak. İrlanda deyince aklıma her zaman yeşili, doğanın güzelliği, parkları, yürüyüş yolları, nehirleri, balık tutanları ve tadını çok beğendiğim siyah bira gelecek.





Hiç yorum yok: