Tüketiciler Derneği (TÜDER), ülkemizde yaklaşık 22 milyon emlak vergisi mükellefinin olduğunu belirterek 2010 Mayıs ayında Emlak Vergisi 1. taksitini ödemek üzere ilgili belediyelere başvuran vatandaşların, tahakkuk eden emlak vergilerinde bir önceki yıla göre aşırı artışlarla karşılaştıklarına dikkat çekiyor. Aynı mahallede, aynı semtte oturan vatandaşların emlak vergileri arasında aşırı farklılıklar, dengesizlikler olduğu görüldü. Bu durum kamuoyunda büyük bir
şaşkınlık ve tepki ile karşılandı. Tüketiciler Derneği’ne her gün çok sayıda vatandaş e-posta yoluyla veya doğrudan başvurarak mağduriyetlerini iletti, çözüm yolu aradılar ve hala da aramaya devam ediyorlar.
TÜDER Genel Başkanı Engin Başaran ile TÜDER Genel Sekreteri Vergi Komisyonu Başkanı
Levent Küçük’ün konu ile ilgili verdikleri bilgiye göre “Bu durum neden ortaya çıkmıştı” sorusunun yanıtını aramanın, nedenini aramanın “sorunun çözümünde” yol gösterici olacağı bir gerçektir. Bu bağlamda:
A-Bina maliyet bedeli, Maliye ile Bayındırlık ve İskan Bakanlıklarınca belirleniyor. Maliye Bakanlığı ile Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, binaların metrekare birim maliyetlerinde 2010 yılı için yüzde 25 artış olduğunu ilan etti. Bu durumda, binaların emlak vergisi hesaplamasına esas alınan metrekare birim değeri de yüzde 25 artmış oldu.
B-2010 yılında takdir komisyonlarınca Türkiye genelinde mahalle, cadde ve sokaklar itibariyle tüm arsaların değeri yeniden belirlendi. Arsa metrekare maliyetleri değişik oranlarda, yüzde 100’lere yüzde 400’lere varan oranlarda artırıldı. Arsa metrekare maliyetlerinin artması, binaların vergi değerini doğrudan etkiledi.
Bina maliyet bedeli ile arsa değerinin artması, emlak vergisi matrahını doğrudan artırmış oldu. Mevcut yasal düzenlemeler gereğince, yeni belirlenen bu değerlere karşı mükelleflerin, vatandaşların itiraz hakkı bulunmuyor.
Ayrıca, emlak vergisinin dışında başta gelir vergisi ve harçlar olmak üzere diğer vergiler ve işlemler de doğrudan etkilenmiş oldu. İleride telafisi zor, vatandaş ile idareleri karşı karşıya getirecek sonuçlar doğabilecektir.
Yaşanan ekonomik durgunluk nedeniyle ülkemizde son yıllarda bina ve arsaların değerleri düşmüş olmasına rağmen, yukarıda açıklanan değerleme yöntemleri nedeniyle 2010 yılı emlak vergisi vergi değerleri aksine artmış bulunuyor. Vergi mükellefi vatandaş, bir önceki yıla göre aşırı artan vergiler nedeniyle çaresizlik ve şaşkınlık içerisinde kaldı. Bazı vatandaşlar çaresizlik içerisinde birinci taksitlerini ödemiş, bazıları ise birinci taksitlerini ödememe yolunu seçti. Vergiden kaçınmak için bazı sitelerin ise, site giriş kapılarını değiştirdiği, arsa birim değeri daha düşük olan cadde ve sokaklardan giriş kapısı açtıkları biliniyor.
Bu sorun acilen çözülerek, mağduriyetler ve eşitsizlikler giderilmelidir. Tüketiciler Derneği olarak, aşağıdaki önerilerimiz ile bu sorunun çözülmesinin mümkün olduğuna inanmaktayız:
UZUN VADEDE YAPILABİLECEKLER
A-Bina ve arsa maliyet bedellerinin belirlenmesinin daha gerçekçi esaslara dayandırılması, piyasa şartlarının dikkate alınması,
B-Bina ve arsa maliyet bedellerinin belirlenmesinden sonra, belirlenen yeni değerlerden vatandaşların daha kolay bilgilenmesinin sağlanması, belediyelerce ilan yöntem ve kapsamlarının genişletilmesi,
C-Yeni belirlenen bina ve arsa maliyet bedellerine karşı dava açabileceklerin kapsamının genişletilmesi, dava açma süresinin uzatılması, dava açma masraflarının düşürülmesi ve site yönetimlerine, tüketici derneklerine dava açma hakkı verilmesi yerinde olacaktır.
KISA VADEDE YAPILABİLECEKLER
Benzer sorunlar 2006 yılında da yaşanmış, sorununun çözümü amacıyla 1 Temmuz 2006 yılında kabul edilen 5538 sayılı Kanun’un 7. Maddesi ile Emlak Vergisi Kanunu’na geçici 22. madde eklendi. Geçici 22. madde ile, Takdir Komisyonlarınca 2005 yılında yapılan arsa ve arazilere ait asgari ölçüde birim değer tespitlerine ilişkin takdir kararları, anılan komisyonlarca, otuz gün içinde incelenerek, arsa ve arazilerin takdir işleminin yapıldığı tarihteki asgarî ölçüde birim değerlerinde düzeltmeye gerek görülenlerin yeniden takdir edilmek suretiyle karara bağlanması sağlandı. Düzeltilen yeni değerler üzerinden hesaplanan emlak vergilerinin, 2006 yılı için hesaplanan emlak vergisinin birinci taksiti olarak tahakkuk ettirilen vergiden az olması halinde aradaki fark, verginin ödenmiş olması halinde mükellefin ilgili belediyeye olan 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu ve 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu kapsamındaki diğer borçlarına mahsup edilmesi, borcun bulunmaması halinde ise mükellefe red ve iade imkanı getirildi.
Emlak Vergisinin 2. taksitini ödeme vadesi 2010 yılı Kasım ayıdır. İçinde bulunduğumuz günlerde vergi kanunlarında değişikler içeren tasarılar gündemdedir. Acil olarak, 2. taksitlerin ödeme süresi olan kasım ayından önce, 2006 yılında olduğu gibi yasal düzenleme yapılması, arsa ve arazilerin maliyet bedellerinin yeniden belirlenmesi mağduriyetleri biraz da olsa giderecek. Aksi halde, mağduriyetler ve eşitsizlikler devam edecek, idare ile vatandaş karşı karşıya gelecek ve ileride telafisi imkansız sonuçlar ortaya çıkacak.
Vergilemede adaleti sağlamak, devletin en öncelikli politikası ve görevidir. Tüketicilerin, vatandaşların ekonomik çıkarlarını korumak da evrensel tüketici hakkıdır.
Tüketiciler Derneği olarak, 22 milyon vatandaşımızı yakından ilgilendiren Emlak Vergisinde yaşanan sorunları çözmek üzere, başta Başbakanlık Makamı olmak üzere, Maliye Bakanlığı’nı, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’nı ve tüm Belediyeleri göreve davet ediyor, duyarlı olmaya çağırıyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder